Ehl-i Beyt

Ana Sayfa Hadis 25 Mart 2023 442 Görüntüleme

Hadislerin Dilinden Hz. Fatıma (s.a)

Hz. Fatıma, İnsan Türünden Bir Huri

1- Suyutî, “Kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.” ayetinin tefsirinde Aişe’den şöyle naklediyor: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Miraca götürüldüğümde, beni cennete dâhil ettiler ve ben cennet ağaçlarından bir ağacın yanında durdum. Öyle bir ağaçtı ki o, cennette onun gibi güzel, yaprakları beyaz ve meyvesi hoş olan bir ağaç görmemiştim. Onun meyvesinden alıp yedim ve bu benim sulbümde nütfeye dönüştü. Yeryüzüne döndüğümde Hatice ile bir araya geldim ve o, Fatıma’ya hamile kaldı. O zamandan beri ne zaman cennet kokusunu arzulasam, Fatıma’yı kokluyorum. [1]

2- Hâkim, Sa’d İbn Malik’ten Hz. Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Miraca götürüldüğüm gece, Cebrail (a.s) bir cennet ayvasını bana getirdi ve ben onu yedim. Hatice, Fatıma’ya hamile oldu. Bu yüzden ben cennet kokusuna iştiyak duyduğumda Fatıma’nın boynunu koklardım. [2]

3- Muhibbuddin Taberî, İbn Abbas’tan şöyle naklediyor: Resulullah (s.a.a) Fatıma’yı çok öperdi. Aişe, Peygamber’e (s.a.a) “Sen (Neden) Fatıma’yı çok öpüyorsun?” dedi. Resulullah (s.a.a) (cevabında) şöyle buyurdu: “Miraca götürüldüğüm gece, Cebrail beni cennete götürdü ve bütün meyvelerinden bana ikram etti. Bu meyveler benim sulbümde nutfeye dönüştü ve Hatice, Fatıma’ya hamile oldu. Ben o meyveleri arzu ettiğimde, Fatıma’yı öpüyorum; onun kokusu bana cennette yediğim meyveleri hatırlatıyor. [3]

4- Muhibbuddin Taberî, Hz. Peygamber’den (s.a.a) şöyle naklediyor: Cebrail cennetten bir elma getirdi, ben onu yedim ve Hatice ile bir araya geldim. O, Fatıma’ya hamile oldu. Bir müddet sonra Hatice, “Benim hamlim çok hafiftir ve sen yanımdan ayrıldığında, karnımdaki bebek benimle konuşuyor…” dedi. [4]

5- Hatib-i Bağdadî, Aişe’den şöyle naklediyor: Ben, Resulullah’a (s.a.a): “Neden Fatıma geldiğinde onu öpüyorsun…?” dedim. Resulullah (s.a.a): “Ey Aişe! Ben miraca götürüldüğüm gece, Cebrail beni cennete götürdü. Orada bana bir elma verdi ve ben onu yedim. O, benim sulbümde nutfeye dönüştü. Yeryüzüne indiğimde Hatice ile bir araya geldim. İşte Fatıma o nutfeden dünyaya geldi. O, insan şeklinde olan bir hurî (cennet hanımı)dir. Cenneti arzu ettiğim vakit, onu öpüyorum.” [5]

6- Yine Hatib-i Bağdadî kendi senediyle İbn Abbas’tan Hz. Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: Kızım Fatıma, Hz. Âdem soyundan bir huridir. Ne hayız ve ne de nifas olur. Onun, “Fatıma” (kesilmiş, ayrılmış) diye adlandırılması, Allah’ın onu ve dostlarını ateşten (cehennemden) kestiği, ayırdığı içindir. [6]

7- Muhibbuddin Taberî, İmam Hasan’ın (a.s) doğumu hususunda, Hz. Fatıma’ya (s.a) hizmet eden Esma’dan şöyle naklediyor: Resulullah’a (s.a.a) ‘Ben, (bu doğumda) Fatıma’dan (s.a) nifas ve hayız kanı geldiğini görmedim’ dedim. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Sen bilmiyor musun, benim kızım (Fatıma) tertemizdir. O, (asla) hayız ve doğum kanı görmez.” [7]

Hz. Fatıma’nın (s.a) Doğumu

8- Muhibbuddin Taberî, Hz. Resulullah’tan (s.a.a) şöyle naklediyor: Cebrail, bana cennetten bir elma getirdi; ben onu yedim ve Hatice ile bir araya geldim. O, Fatıma’ya hamile kaldı. Hatice ‘Benim kolay bir hamlim var. Sen benim yanımdan ayrıldığında (ve ben yalnız kaldığımda) karnımdaki çocuk benimle konuşuyor.’ diyordu. Hatice, doğum vakti geldiğinde Kureyş hanımlarına haber gönderdi. Ama onlar kabul etmeyip ‘Muhammed’in hanımı olduğun için senin yanına gelmeyiz.’ dediler. Bu esnada aniden, güzellik ve nurları vasfedilemeyecek derecede olan dört hanım Hatice’nin huzuruna geldi. Onlardan biri ‘Ben, senin annen Havva’yım’, diğeri ‘Ben, Mezahim kızı Asiye’yim’ ve öbürü ise, ‘Ben, Musa’nın bacısı Gülsüm’üm’ dedi. Dördüncüsü de ‘Ben, İmran’ın kızı ve İsa’nın annesi Meryem’im’ dedi. Onlar sözlerine ‘Kadınların yapması gereken işi üstlenmek ve sana yardım etmek için geldik’ diye eklediler. Hatice şöyle diyor: “Böylece Fatıma dünyaya geldi ve secde hâlinde yere düştü; ama parmağını göğe doğru kaldırmıştı.” [8]

Ona “Fatıma” ve “Betûl” İsimlerinin Verilmesi

9- Muhibbuddin Taberî, Hz. Ali’den (a.s) şöyle naklediyor: Resulullah (s.a.a) Fatıma’ya şöyle buyurdu: ‘Ey Fatıma! Neden “Fatıma” (kesilmiş, ayrılmış) diye isimlendirildiğini biliyor musun?’ Ben, (Ali): ‘Neden “Fatıma” diye isimlendirilmiş ya Resulallah?’ diye sordum. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: ‘Çünkü Allah (azze ve celle) kıyamette onu ve onun soyundan gelenleri cehennem ateşinden kesmiş ve ayırmıştır’.

Muhibbuddin Taberî, İmam Ali Rıza’nın (a.s) kendi Müsned’inde bu hadisi şu ibareyle naklettiğini yazıyor: Hakikaten Allah (azze ve celle) kızım Fatıma’yı, onun evlatlarını ve onları sevenleri ateşten kesmiş ve ayırmıştır. Bunun için “Fatıma” (kesilmiş, ayrılmış) diye isimlendirilmiştir. [9]

10- İbn Esir “en-Nihaye” adlı kitabında şöyle yazıyor: Fatıma, “Betûl” (ayrılan, kesilen) diye adlandırılmıştır. Çünkü o, kendi zamanının kadınlarından fazilet, din ve soyluluk bakımından ayrılmış (ve seçkinlik kazanmış)tır. Bazıları da dünyadan kopup Allah’a yöneldiği için, bu adı aldığını söylemişlerdir.

Ubeydetü’l-Harevî de “Garibeyn” adlı kitabında şöyle yazıyor: Fatıma’nın “Betûl” diye isimlendirilmesi, onun eşsiz olduğu içindir. [10]

11- İbn Abdülbirr, İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) şöyle naklediyor: Resulullah’ın (s.a.a) kızı Fatıma’nın künyesi, “Ümmü Ebiha” idi. [11]

————-

[1]- ed-Dürrü’l-Mensûr, İsrâ Suresi’nin tefsiri, ayet: 1.

[2]- Müstedrekü’s-Sahihayn, “Marifetu’s-Sahebe” kitabı, “Menakıbu Fatıma Binti Resulillah” bölümü, c.3, s.156.

[3]- Muhibbuddin Taberî, Zehâirü’l-Ukbâ, el-Kısmu’l-Evvel Fima Cae Fi’l-Karabeti Ala Vechi’l-Umum, Babu Fazail-i Fatıma (s.a), s.36.

[4]- Zehâirü’l-Ukbâ, el-Kısmu’l-Evvel Fima Cae Fi’l-Karabeti Ala Vechi’l-Umum, Babu Fazail-i Fatıma (s.a), s.44.

[5]- Tarih-i Bağdâd, “Elif” harfi, Harfu’l-Mim Min Abai’l-Ahmedin, Tercümetu Ahmed b. Ebi’l-Hüseyin el-Fakihi’ş-Şafiî, c.5, s.87.

[6]- Tarih-i Bağdâd, “Ğayn” harfi, Tercümetu Ganim b. Humeyd eş-Şuayrî, c.12, s.331.

[7]- Zehâirü’l-Ukbâ, el-Kısmu’l-Evvel Fima Cae Fi’l-Karabeti Ala Vechi’l-Umum, Babu Fazail-i Fatıma (s.a), s.44.

[8]- Zehâirü’l-Ukbâ, el-Kısmu’l-Evvel Fima Cae Fi’l-Karabeti Ala Vechi’l-Umum, Babu Fazail-i Fatıma (s.a), s.44.

[9]- Zehâirü’l-Ukbâ, el-Kısmu’l-Evvel Fima Cae Fi’l-Karabeti Ala Vechi’l-Umum, Babu Fazail-i Fatıma (s.a), Zikru Tesmiyetiha Fatıma (s.a), s.26.

[10]- en-Nihâye, “Betele” maddesi.

[11]- el-İstiâb (el-İsabe kitabının hamişinde basılı), Kitabu’n-Nisâ, “Fa” harfi, Fatıma Binti Resulillah c.2, s.752.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

İmam Rıza’dan (a.s) Hadisler

İmam Rıza’dan (a.s) Hadisler

Tema Tasarım | Ozakajans.com