Kur'an
Ehlibeyt | Ehl-i Beyt | Ehli Beyt
Ehl-i Beyt

Ana Sayfa Makaleler 24 Haziran 2024 376 Görüntüleme

Malınızla imtihan

Al-i İmran Suresi, 186. ayet şu şekildedir:

Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan birçok incitici sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah’tan korkarsanız, işte bu, azmi gerektiren işlerdendir.” (Al-i İmran 3:186)

İmtihanın Kaçınılmazlığı ve Sabır

Kur’an-ı Kerim’de, insanın bu dünyada çeşitli imtihanlarla karşılaşacağına dair birçok ayet bulunmaktadır. Al-i İmran Suresi, 186. ayet, insanın mal ve canlarıyla imtihan edileceğini vurgulamakta ve bu imtihanların birer sabır ve azim gerektirdiğini ifade etmektedir.

Bu ayet, müminlere, dünya hayatının zorluklarını ve bu zorluklar karşısında sergilemeleri gereken tutumu hatırlatır. İnsanlar, sahip oldukları mallarını kaybedebilir, çeşitli sağlık sorunları ile karşılaşabilir ya da sevdiklerini kaybedebilirler. Tüm bu imtihanlar, insanın sabrını ve Allah’a olan güvenini test etmek içindir.

İncinmeler ve Sabır

Ayet, ayrıca müminlerin, özellikle kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan çeşitli incitici sözler duyacaklarını belirtmektedir. Tarih boyunca birçok peygamber ve onların takipçileri, inançları nedeniyle zorbalıklara, alaylara ve zulümlere maruz kalmışlardır. Bu durum, günümüzde de inananlar için geçerli olabilir. Ancak ayet, sabır ve takvanın, yani Allah’tan korkmanın, bu tür zorluklar karşısında izlenmesi gereken en doğru yol olduğunu belirtir.

Sabır ve Takva

Sabır, İslam’da önemli bir erdemdir ve Kur’an’da sıkça üzerinde durulan bir konudur. Sabır, sadece zorluklara karşı dayanıklılık değil, aynı zamanda Allah’a olan güveni sürdürmek ve Onun emirlerine bağlı kalmak anlamına gelir. Takva ise, Allah’a olan saygı ve Onun rızasını kazanma arzusudur.

Al-i İmran Suresi, 186. ayet, müminlere, karşılaştıkları her türlü zorluk karşısında sabır ve takva ile hareket etmelerini öğütler. Bu, sadece bireysel anlamda değil, toplumsal anlamda da bir dayanışma ve birlik mesajıdır.

Azmi Gerektiren İşler

Ayetin sonunda belirtilen “azmi gerektiren işler”, sabır ve takva ile Allah yolunda sebat etmeyi ifade eder. Zira iman, sadece kolay zamanlarda değil, zor zamanlarda da güçlü bir şekilde ayakta kalmayı gerektirir. Bu, müminin imanının sağlamlığının ve Allah’a olan bağlılığının bir göstergesidir.

Yani:

Al-i İmran Suresi, 186. ayet, bizlere dünya hayatının zorluklarını ve bu zorluklar karşısında sergilememiz gereken sabır ve takvayı hatırlatır. Bu ayet, müminlere, karşılaştıkları her türlü zorluk karşısında Allah’a olan güvenlerini korumalarını ve Onun emirlerine bağlı kalmalarını öğütler. Zira gerçek iman, sadece kolay zamanlarda değil, zor zamanlarda da Allah’a olan bağlılığı ve sabrı sürdürmeyi gerektirir.

Bu ayet, aynı zamanda toplumsal anlamda da bir birlik ve dayanışma mesajıdır. Müminler, birbirlerine destek olmalı ve karşılaştıkları zorluklar karşısında sabır ve azimle hareket etmelidirler. Bu şekilde, Allah’ın rızasını kazanarak hem dünya hem de ahiret saadetine ulaşabilirler.

İlahi Mesajın Işığında Cimriliğin Zararları ve İnfakın Önemi

Al-i İmran Suresi, 186. ayet, bizlere sabır ve takva ile imtihanların üstesinden gelmemiz gerektiğini hatırlatırken, İslam’ın önemli bir diğer ilkesi olan infak konusuna da değinmek gerekmektedir. İslam, malların ve servetin paylaşımını, muhtaçlara yardım etmeyi ve Allah yolunda harcamayı büyük bir erdem olarak görür. Cimrilik ise, bu erdemin tam tersi olup, kişinin hem dünyada hem de ahirette zarar görmesine sebep olur.

İnfak ve Allah’ın Rızası

İnfak, Allah yolunda mal ve servetin harcanması anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim, müminlerin mallarını Allah yolunda harcamalarını defalarca vurgular. Bakara Suresi, 261. ayette şöyle buyrulmaktadır:

“Allah yolunda mallarını harcayanların durumu, yedi başak veren bir tek tohumun durumu gibidir ki her başakta yüz tane vardır. Allah dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”

Bu ayet, Allah yolunda harcamanın bire bin katı karşılık bulacağını, yani büyük bir bereket ve rahmet kapısı olduğunu ifade eder. Bu yüzden, müminlerin sahip oldukları malları sadece kendileri için değil, başkalarının da faydalanması için harcamaları gerekmektedir.

Cimriliğin Zararları

Cimrilik, kişinin sahip olduğu mal ve serveti sadece kendisi için saklaması, onu Allah yolunda ve ihtiyaç sahipleri için harcamaktan kaçınmasıdır. Bu tutum, hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük zararlara yol açar. Nisa Suresi, 37. ayet, cimriliğin kötü bir davranış olduğunu açıkça belirtir:

“Kendileri cimrilik eden ve insanlara da cimriliği emreden, Allah’ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyenler, işte biz böyle inkârcılar için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.”

Cimrilik, insanın kalbini karartır, onu Allah’tan uzaklaştırır ve sosyal dayanışmayı zayıflatır. Cimri insanlar, toplumda güven ve sevgi bağlarının zayıflamasına neden olur, çünkü paylaşım ve yardımlaşma, toplumun temel yapı taşlarındandır.

İlahi Mesajı Ulaştıranlara Destek

İslam’ın öğretilerine göre, Allah yolunda çalışmak ve ilahi mesajı insanlara ulaştırmak büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirenlere destek olmak, her müminin görevidir. Tebliğ vazifesini üstlenenler, maddi ve manevi desteğe ihtiyaç duyarlar. Kur’an, bu kişilere destek olmayı, Allah’ın rızasını kazanmanın bir yolu olarak gösterir.

Müminlerin Görevi

Müminler, sahip oldukları nimetlerin gerçek sahibinin Allah olduğunu bilerek, bu nimetleri O’nun yolunda harcamaktan kaçınmamalıdır. Zenginlik ve servet, bir imtihan vesilesidir ve doğru kullanıldığında kişiyi Allah’a yaklaştırır. Ancak, cimrilik yapanlar bu imtihanı kaybederler.

Bakara Suresi, 177. ayette şöyle buyrulmaktadır:

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden, malını Allah sevgisi için akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve kölelere veren kimsenin davranışıdır. Namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve antlaşma yaptığı zaman antlaşmalarını yerine getirenler; zorda, darda ve savaş anında sabredenler. İşte bunlar doğru olanlardır ve takva sahipleridir.”

Bu ayet, gerçek iyiliğin ve takvanın, sadece ibadetlerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda malını Allah yolunda harcamanın da bir parçası olduğunu belirtir.

Toparlayacak olursak

Al-i İmran Suresi, 186. ayetin ışığında, müminlerin mal ve canlarını Allah yolunda harcamaktan çekinmemeleri gerektiği ortaya çıkmaktadır. İslam, cimriliği kınar ve infakı över. Cimrilik, kişinin kalbini karartırken, infak ise Allah’ın rızasını kazandırır ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir. İlahi mesajı ulaştıranlara destek olmak da, bu infakın bir parçasıdır ve her müminin sorumluluğudur. Bu dünyada sahip olunan her şeyin geçici olduğunu unutmadan, mal ve serveti Allah yolunda harcayarak, hem bu dünyada hem de ahirette gerçek kazanca ulaşmak mümkündür.

Şayet bilginiz, ilmini ve imkanınız yetiyor ise Sizde yapın ve Hayrın büyümesine destek olun.

Fakat Ne bilginiz, ne ilmini ne de imkanınız yetmiyor ise bu işi yapanlara maddi manevi destek olarak Hayrın büyümesine destek ve vesile olun.

İyi gözlemleyin, iyi analiz edin.. Ve harekete geçin…

Ali Selam

Kur'an Radyosu
Aşura Günü

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Ozakajans.com
Ana Sayfa WhatsApp Grup İletişim