Ehl-i Beyt

Ana Sayfa Hadis 25 Mart 2023 409 Görüntüleme

İmam Rıza’dan (a.s) Hadisler


1- “İnsanlar iki kısımdır: Kendisinden daha iyi ve daha takvalı olan ve kendisinden daha kötü ve daha aşağı olan. (Nazarında) kendisinden daha kötü ve daha aşağı olan biriyle karşılaştığında şöyle demelidir: “Belki onun iyiliği gizlidedir ve bu onun yararınadır. Benim iyiliğim ise açıktadır; bu da benim zararımadır.” Ama kendisinden daha hayırlı ve daha takvalı birini gördüğünde de, ona ulaşmak için karşısında tevazu etmelidir. Bunu yaparsa makamı yücelir, iyilikleri temiz olur, ismi iyi anılır ve zamanının efendisi olur.”[1]

2- “Kimde şu beş sıfat olmazsa, dünya ve ahiret işlerinden hiçbiri için hayır bekleme: Asaletinde güvenirlik; tabiatında kerem; ahlakında sebat; nefsinde şeref ve kalbinde Allah korkusu.” [2]

3- “İmanın dört rüknü vardır: Allah’a tevekkül etmek; Allah’ın kazasına rıza göstermek,; Allah’ın emrine teslim olmak ve işleri Allah’a bırakmak. Salih kul (Mümin-i Âl-i Fir’avn) şöyle dedi: “Ben işimi Allah’a bırakıyorum… Bunun üzerine Allah onların düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu.” [3] [4]

4- “İman, farzları yerine getirmek; haramlardan sakınmak; kalple Allah’ı tanımak; dille ikrar etmek ve azalarla da amel etmektir.” [5]

5- Bir gün İmam Rıza (a.s) Kur’an’ı anarak ondaki hücceti ve nazmındaki mucizeyi beyan edip şöyle buyurdu: “Kur’an-ı Kerim, Allah’ın sağlam ipi, muhkem kulpu ve örnek yoludur; insanı cennete götürür ve ateşten kurtarır. Zaman onu yıpratmaz; ağızlarda dolaşmak basitleştiremez. Çünkü o, belli bir süre için gönderilmemiştir. O, insan için açık delil ve hüccet kılınmıştır. Hiç bir taraftan batıl ona giremez; çünkü Hamid ve Hekim olan Allah tarafından indirilmiş bir kitaptır.” [6]

6- “Cömert, “yemeğini yesinler” diye halkın yemeğini yer. Ama cimri, “yemeğini yemesinler” diye halkın yemeğini yemez.” [7]

7- “İmamet (Müslümanların önderliği) dinin yuları, Müslümanların düzeni, dünyanın ıslahı ve müminlerin izzetidir. İmamet, İslam’ın gelişen kökü, yücelen dalıdır. İmam ile namaz, zekât, oruç, hac ve cihat kâmil olur; ganimet ve sadakalar çoğalır; had (şer’i ceza) ve hükümler uygulanır; hudut ve sınırlar korunur.” [8]

8- “Öyle bir gün gelir ki, afiyet (rahatlık) on cüz olur: Dokuz cüzü, insanlardan uzaklaşmakla ve bir cüzü de susmakla sağlanır.” [9]

9- İmam (a.s) Ebu Haşim-i Caferi’ye şöyle buyurdular: “Ey Ebu Haşim! Akıl, Allah’ın bir armağanıdır. Edep, zahmetle elde edilen bir şeydir; zahmetine katlanan onu elde eder. Ama zahmet ve zorluğa katlanarak akıl elde etmeye çalışan, ancak cehaletini artırır.” [10]

10- “Mümin, kendisinde üç haslet olmadıkça mümin olamaz: Rabbinden bir sünnet; Peygamberinden bir sünnet ve Allah’ın velisinden (İmam’dan) bir sünnet. Rabbinden olan sünnet, sırrını başkalarından gizlemektir. Nitekim Allah-u Teâlâ buyurmuştur ki; “Gizlileri bilendir, gizlileri razı olduğu elçilerden başka bir kimseye bildirmez.” Peygamberden olan sünnet, halkla iyi geçinmektir. Nitekim Allah-u Azze ve Celle Peygamberine; “Halkın yanlışlıklarını af ve onları iyi iş yapmaya emret” buyurarak, halkla iyi geçinmesini emretmiştir. Allah’ın velisinden olan sünnet ise, sıkıntı ve zorluklarda sabırlı olmaktır.” [11]

11- “Müslümanda on haslet olmadıkça aklı kemale ermez: İyiliği umulmalı; kötülüğünden emin olunmalı; başkalarının az iyiliğini çok görmeli; kendisinin çok hayrını az saymalı; ihtiyacı olanların müracaatından bıkmamalı; ömür boyu ilim talep etmekten yorulmamalı; Allah yolunda fakir olmayı zengin olmaya tercih etmeli; Allah yolunda aşağı olmayı, düşmanlar içerisinde aziz olmaktan üstün bilmeli; tanınmamayı meşhur olmaya üstün tutmalı; onuncusu ve en önemli olan ise, ilk karşılaştığı herkesi kendisinden daha iyi ve daha takvalı bilmesidir.” [12]

12- “Kim nefsini hesaba çekerse, kar eder; kim ondan gafil olursa, zarar görür; kim (Allah’tan) korkarsa, güvene kavuşur; kim ibret alırsa, basiretli olur; kim basiretli olursa, anlar ve kim de anlarsa, bilgili olur.” [13]

13- “Kulların en iyileri kimlerdir?” diye sorduklarında şöyle buyurdu: “Kulların en iyisi, iyilik yaptığında sevinen; kötülük yaptığında mağfiret dileyen; kendisine bir nimet verildiğinde şükreden; sıkıntıya düştüğünde sabreden ve sinirlendiğinde de affeden kimselerdir.” [14]

14- “Kaçınılması gerekli olan büyük günahlar şunlardır: Allah-u Teâlâ’nın öldürülmesini haram kıldığı nefsi öldürmek; zina ve hırsızlık yapmak; şarap içmek; ana-babaya eziyet etmek; savaştan kaçmak; zorla yetimin malını, murdarı, kanı, domuz etini ve zaruret olmaksızın Allah’ın adı getirilmeden kesilen hayvanın etini yemek; faiz ve haram mal yemek; kumar oynamak; ölçü ve tartıda eksik vermek; iffetli hanımlara iftira etmek; livata yapmak; yalan yere şahadet etmek; Allah’ın rahmetinden ümit kesmek; Allah’ın cezasından korkmamak; zalimlerle yardımlaşmak; onlara yaslanmak; yalan yere yemin etmek; sıkıntıda olmaksızın halkın hakkını (borcunu) vermemek; yalan konuşmak; kibirli olmak; israf ve tebzir (savurganlık) etmek; hıyanet etmek; haccı küçümsemek; Allah’ın velileriyle savaşmak; boş şeylerle eğlenmek ve günahları yapmakta ısrar etmek.” [15]

15- “Abdestte, yüz ve elleri yıkamanın bir defası farz, ikincisi ikmaldır ve fazlası günahtır; sevabı yoktur. Abdesti ancak (bağırsaktan çıkan) gaz, bevl (idrar), gait (dışkı), uyku ve cünüplük bozar. Kim mestin üzerine mesh ederse, Allah’a, Peygamber’e ve Kur’an’a muhalefet etmiştir; abdesti de batıldır. Çünkü Ali (a.s) mestin üzerine mesh etmede diğerlerine muhalefet etmiştir.” [16]

16- “Eğer Allah-u Teâlâ insanları, cennet ve cehennemle müjdeleyip korkutmasaydı, yine onlara yaptığı lütuf ve ihsan karşılığında Allah’a itaat edip isyan etmemeleri gerekirdi.” [17]

17- “Oruç niçin emredildi?” diye sorulacak olursa, cevap olarak şöyle denir: Açlık ve susuzluğun zorluğunu görerek ahiretin fakirliğini anlamaları; oruçlunun alçak gönüllü, huşulu, mükâfatlanması, sevaba ümitli olması, açlık ve susuzluk karşısında bilinçle sabretmesi ve böylece sevabı hak etmesi için oruç farz kılındı. Üstelik oruç, şehvetlerin ölmesine de sebep olur. Yine orucun farz kılınışı, dünyada insanlara bir öğüt olması; onları dini mükellefiyetlerini yerine getirmeye yöneltmesi; ahiret için kılavuz olması; dünyadaki yoksulların durumlarını anlamaları ve Allah’ın onların malında farz kıldığı hakları yoksullara eda edilmeleri içindir.” [18]

18- “Namazın cemaatle kılınmasının felsefesi, Tevhit, İslam ve Allah’a olan ibadetin zahir, aşikâr ve yaygın olması içindir. Çünkü bunların aşikâr ve ibadetin sadece Allah’a mahsus oluşu, doğu ve batıda yaşayan herkese hüccet olmasından dolayıdır. Yine münafıkların ve dini hafife alanların, İslam’ın zahirine ikrar ettikleri şeyi eda etmeleri ve insanların birbirlerine şahitlik yapabilmelerinin câiz ve mümkün olması içindir. Bunlara ilave olarak cemaat namazı, takvaya, iyiliğe ve Allah’a karşı yapılan birçok günahın önlenmesine de yardımcı olur.” [19]

19- “Allah-u Teâlâ, Kur’an’da üç şeyi üç şeyle birlikte istemiştir: Namazı zekâtla birlikte istemiştir; öyleyse kim namaz kılıp da zekât vermezse, onun namazı kabul olmaz. Allah-u Teâlâ, kendisine ve ana-babaya şükür ve teşekkürü birlikte emretmiştir; öyleyse kim ana-babaya teşekkür etmezse, Allah’a şükretmemiş sayılır. Allah-u Teâlâ, O’ndan çekinmeyi ve sila-i rahimde bulunmayı birlikte emretmiştir. Öyleyse kim sila-i rahim yapmazsa, Allah Azze ve Celle’den gerektiği şekilde çekinmemiştir.” [20]

20- “Âl-i Muhammed’e (Ehl-i Beyt’e) sevgi ümidiyle, ibadette gayret göstermeyi ve salih amel yapmayı asla terk etmeyiniz.” [21]

————–

[1]- Tuhafu’l-Ukul, s. 925. h. 17.

[2]- Tuhafu’l-Ukul, s. 929. h. 31.

[3]- Mu’min, 44-45.

[4]- Biharu’l-Envar, c. 78, s. 338.

[5]- Tuhafu’l-Ukul, s. 877.

[6]- Biharu’l-Envar, c. 92, s. 14.

[7]- Tuhafu’l-Ukul, s. 929. h. 33.

[8]- Usulu’l-Kâfi, c. 1, s. 200.

[9]- Tuhafu’l-Ukul, s. 929. h. 35.

[10]- Tuhafu’l-Ukul, s. 933. h. 43.

[11]- Usulu’l-Kâfi, c. 2, s. 241.

[12]- Biharu’l-Envar, c. 78, s. 336.

[13]- Biharu’l-Envar, c. 78, s. 352.

[14]- Tuhafu’l-Ukul, s. 927.

[15]- Uyun-u Ahbaru’r- Rıza, c. 2, s. 127.

[16]- Tuhafu’l-Ukul, s. 867.

[17]- Biharu’l-Envar, c. 71, s. 174.

[18]- Biharu’l-Envar, c. 96, s. 370.

[19]- Uyun-u Ahbaru’r-Rıza, c. 2, s. 109 ve el-Hayat, c. 1, s. 233.

[20]- Uyun-u Ahbaru’r-Rıza, c. 1, s. 258.

[21]- Biharu’l- Envar, c. 78. s. 347.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Ozakajans.com