1- “Allah korkusunu kalbinize yerleştirin ve Allah’ın vaat ettiği dönüşteki güzel sevapları (karşılıkları) ve korkuttuğu şiddetli azapları hatırlayın. Çünkü bir şeyden korkan ondan sakınır ve bir şeyden sakınan onu terk eder. Dünya hayatının süslerine gönül bağlayan ve kötülük düzenleri kuran gafillerden olmayın. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Kötülük düzenleri kuranlar, Allah’ın onları yere batırmayacağından yahut hiç anlamadıkları bir yerden başlarına bir azap gelmeyeceğinden yahut dönüp dolaşırlarken tutup onları helak etmeyeceğinden emin mi oldular? Onlar O’nu aciz bırakamazlar.[1]” [2]
2- “Mümin dua ettiğinde üç sonuçtan biri gerçekleşir; Ya duası ya kendisine ahirette azık olur, ya bu dünyada kabul olur, ya da ona ulaşacak bir belayı geri çevirir.” [3]
3- “Allah’tan mağfiret dileyin ve O’na yönelerek tövbe edin. Çünkü O, tövbeyi kabul eden; günahları affeden ve yaptığınız her şeyi bilendir. Günahkârlarla dost olmaktan, zalimlere yardım etmekten ve fasıklarla komşu olmaktan sakının. Fitnelerine karşı ihtiyatlı olun ve çevrelerinden uzaklaşın.” [4]
4- “İmam Zeynu’l Abidin’in (a.s), Ben-i Ümeyye tarafından kadılık ve fetva makamını almış “Muhammed b. Müslim” adlı saray âlimine yazdığı mektuptan bir bölüm:
“Sanma ki Allah Teâlâ senin mazeretini kabul edip, kusurlarına göz yumacaktır. Heyhat! Heyhat! Sandığınız gibi değildir. Allah-u Teâlâ, Kur’an’da âlimlerden; “(Semavi kitapların hakikatlerini) insanlara açıklamalısınız ve onu gizlememelisiniz” buyurarak söz almıştır. Bil ki gizlediğin en ufak hak ve taşıdığın en hafif günah, zalime yaklaşmakla ve davetini kabul etmekle (davetini kabul edip zalime yaklaşarak) onun yalnızlık ve korkusunu giderip, zulüm yolunu ona kolaylaştırmandır… Acaba onlar kendi yanlarına çağırmakla, seni kendi zulüm değirmenlerinin etrafında döndürdükleri bir eksen, kendi gayelerine ulaşmak için bir köprü, sapıklıklarına bir merdiven, sapık yollarına tebliğci ve gittikleri yolu izleyen birisi yapmamışlar mı? Seninle gerçek âlimler hakkında şüphe icat ederek (uyandırarak) cahillerin kalplerini kendilerine çekiyorlar. Onların fesatlarının üzerine (üzerini) kapamakta, has ve ammenin (âlim ve cahillerin) ayağını onların kapısına açmakta, onların en yakın vezir ve en güçlü yardımcılarının bile yapmadığı hizmeti sen yapmaktasın! Senden aldıkları şeye karşılık verdikleri ne de azdır! Senin için onardıkları değersiz şey karşısında, gör başına neyi yıkıyorlar?” [5]
5- “Allah katında iki damladan daha değerli damla yoktur: Allah yolunda dökülen kandamlası ve gecenin karanlığında yalnız Allah için dökülen gözyaşı damlası.” [6]
6- “Üç şey, müminin kurtarıcısıdır: Dilini insanlardan ve onların gıybetini yapmaktan korumak, dünya ve ahireti için yararlı olan şeylerle meşgul olmak ve günahlarından dolayı çok ağlamak.” [7]
7- “Üç sıfat her (hangi) müminde olursa, Allah’ın sığınağında olur ve Allah kıyamet günü onu arşın gölgesine alarak, büyük günün korkusundan emin kılar: Halkın kendisi için (kendisine) nasıl davranmalarını istiyorsa, onlara aynı şekilde davranması; Allah’a itaat veya masiyet olduğunu bilmeden hiçbir işe başlamaması ve kendisindeki ayıbı (kusuru) gidermeden kardeşini o ayıpla (o kusurla) ayıplamaması.” [8]
8- “Sana zarar veremeyeceğini zannetsen dahi kimseye düşmanlık etme; sana yararı olmayacağını zannetsen bile hiç kimseyle dostluğu terk etme.” [9]
9- “Şüphesiz Müslüman’ın Allah’ı tanımasının nişanesi ve dininin kemali, onu ilgilendirmeyen yararsız sözleri terk etmesi, az cidal yapması, ağırbaşlı, sabırlı ve güzel huylu olmasıdır.” [10]
10- “Halktan bir şey istemek, hazır bir fakirlik olduğu gibi, zilletli bir yaşayışa, hayânın yok olmasına ve vakarın da azalmasına sebep olur. Halka az ağız açmak ise, hazır bir zenginliktir.” [11]
11- “Salih insanların meclisi insanı iyiliğe götürür; bilginlerin adabı aklı çoğaltır; Ulu’l Emre (İlahi hükümdarlara) itaat etmek, izzetin tamamıdır. Bir şey üreterek malını çoğaltmak, yiğitliğin kemalidir. İstişare edene doğru olanı göstermek, nimetin hakkını eda etmektir. Halkı incitmekten sakınmak, aklın kemali olduğu gibi, kısa ve uzun vadede de bedenin rahatlığına sebep olur (rahatlığının sebebidir.)” [12]
12- Evlatlarından birine şöyle buyurdu:
“Oğlum! Dikkat et, şu beş kimseyle arkadaş olma; onlarla konuşmaya dalma ve onlarla yolculuğa çıkma.” “Babacığım! Onlar kimlerdir?” diye sorduğunda İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Sakın yalancıyla arkadaş olma; çünkü böyle biri serap gibidir (aldatıcıdır). Sana uzağı yakın ve yakını da uzak gösterir. Sakın fasıkla arkadaş olma; çünkü böyle biri seni bir karın (öğünlük) veya ondan daha az bir yemeğe satar. Sakın cimriyle arkadaş olma; zira ona en çok muhtaç olduğun bir zamanda malını esirgeyerek, seni terk eder. Sakın ahmakla arkadaş olma; çünkü o sana fayda vermek isterken zarar verir. Sakın sıla-ı rahimi kesen bir kimseyle de arkadaş olma; çünkü Kur’an-ı Kerim’de onu melun olarak gördüm.” [13]
13- “Dilin (senin üzerinde olan) hakkı, onu çirkin sözden koruyup, güzel söze adet ettirmen (alıştırman); edebe riayet etmeye zorlaman; din ve dünya menfaatlerinde ihtiyaç olan yerler dışında onu kullanmaman; pek az yararı olmasıyla birlikte zararlı ve faydasız olan çirkin ve boş sözlerden uzaklaştırmandır. Velhasıl dil aklın şahidi ve onun nişanesidir. Akıllının kendi aklıyla süslenmesi de dili hususundaki doğru tavrıyladır.” [14]
14- “Ey Âdemoğlu! Kendi kendine öğüt veren olduğun, kendini muhasebe etmeyi düşündüğün ve Allah’tan korkmak gömleğin ve günahtan sakınmak ise, örtün olduğu müddetçe daima hayırdasın. Ey Âdemoğlu! Sen öleceksin ve sonra dirilip (hesap vermek için) Allah’ın huzurunda duracaksın. Öyleyse O’na cevap hazırla.” [15]
15- “Bilin ki, kim cennete müştak olursa, iyiliklere koşar ve şehvetlerinden uzaklaşır. Kim ateşten korkarsa, günahlarından tövbe ederek, Allah’a yönelir ve haramlardan sakınır. Kim dünyaya rağbet göstermezse, dünya musibetleri ona kolay gelir ve hatta onları çirkin (kötü) bile görmez.” [16]
16- Oğlu İmam Bakır’a (a.s) şöyle buyurdu: “Kim senden iyilik yapmanı isterse, onu (ona iyilik) yap; ona layık olursa, bu yerinde bir davranıştır. Layık olmazsa, sen böyle davranmaya layıksın. Sağ tarafında iken sana küfür eden bir kimse, sol tarafına geçerek özür dilerse, özrünü kabul et.” [17]
17- “Müminin, mümin kardeşinin yüzüne sevgi ve muhabbet ile bakması ibadettir.” [18]
18- “Komşunun senin üzerindeki hakkı şudur: Gıyabında onun haklarını korumalısın; hazır bulunduğunda saygı göstermelisin; zulme uğradığında yardımda bulunmalısın ve ayıplarını aramamalısın. Eğer (tesadüfen) kötülüğünden haberdar olmuş olursan, onu örtmelisin. Eğer nasihatini kabul edeceğini öğrenmiş olursan (bilirsen), ona nasihatte bulunmalısın. Sıkıntılı zamanında onu yalnız bırakmamalısın; yanlışlıklarını görmezlikten gelmelisin; suçlarını affetmelisin ve onunla güzel bir şekilde muaşeret etmelisin.” [19]
19- “Allah’ım! Fakirleri hakir ve zenginleri üstün zannetmekten beni koru. Zira şerefli, senin itaatinin şereflendirdiği kimsedir ve aziz de senin ibadetinin aziz kıldığı kimsedir.” [20]
20- “Müminin ameli hilmiyle iç içedir. Öğrenmek için diz çöker; salim kalmak için susar; diğerlerinin ona emanet ettiği sırrı dostlarına bile söylemez. Yabancılara (tanımadıklarına) şahitlik yapmaktan kaçınmaz; hak olan bir işi gösteriş için yapmaz ve utanarak da onu terk etmez. İnsanlar onu övüp temiz adam sayarlarsa, onların söylediği sözlerden korkar. Onların bilmedikleri şeyler için Allah’tan mağfiret diler ve cahillerin cehaleti ona zarar vermez.” [21]
——————–
[1]- Nahl, 45.
[2]- Tuhafu’l Ukul, s.504.
[3]- Tuhafu’l Ukul, s.565.
[4]- Tuhafu’l Ukul, s.515.
[5]- Tuhafu’l Ukul, s.555.
[6]- Biharu’l Envar, c.100, s.10.
[7]- Tuhaful Ukul, s.571.
[8]- Biharu’l Envar, s.78, s.141.
[9]- Biharu’l Envar, c.78, s.160.
[10]- Tuhafu’l Ukul, s.565.
[11]- Tuhafu’l Ukul, s.562.
[12]- Tuhafu’l Ukul, s.571.
[13]- Tuhafu’l Ukul, s.565
[14]- Tuhafu’l Ukul, s.519
[15]- Tuhafu’l Ukul, s.565
[16]- Tuhafu’l Ukul, s.569
[17]- Tuhafu’l Ukul, s.571.
[18]- Tuhafu’l- Ukul, s.571.
[19]- Bihar’ul Envar, c.74, s.7.
[20]- Sahifet’üs-Seccadiye, Dua 35.
[21]- Tuhafu’l Ukul, s.567.