Ehl-i Beyt

Ana Sayfa Kuran 25 Mart 2023 148 Görüntüleme

Kur’an Mucizelerinin Şekilleri – 4

Bismillahirrahmanirrahim


7- Kur’an-ı Kerim’de zikredilen gaybi haberler, Kur’an mucizelerinden bir kısmını teşkil eder. Bunlar “geçmiş zaman”, “şimdiki zaman” ve “gelecek zaman” olmak üzere üç zamanı da kapsar.

A- Geçmişten haber verme: Selef Enbiyanın ve tarih içindeki birçok ümmetin geçmişi eski kitaplarda az buçuk zikredilmiş ve halk arasında tamamen tahrif olmuş efsaneler gibi anlatılmıştır. Hz. Nuh’un (a.s) hayatı ve tufan hadisesi hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle deniliyor:

تِلْكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهَا إِلَيْكَ مَا كُنتَ تَعْلَمُهَا أَنتَ وَلاَ قَوْمُكَ مِن قَبْلِ هَـذَا‌

İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin.”‌[1]

Hz. Nuh’un (a.s) hayatı ve tufan olayı eski yazılarda ve özellikle Tevratta geniş bir şekilde zikredilmiştir. Lakin Kur’an-ı Kerim’de olduğu gibi saf ve inhiraftan uzak olamamıştır. Kur’an-ı Kerim, Hz. Yusuf (a.s) hakkında da şöyle buyuruyor:

 ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ‌

İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz.”‌[2]

Hz. Yusuf’un olayı Tevrat’ta geniş bir şekilde açıklanmıştır. Lakin bu, Kur’an-ı Kerim’in beyanı gibi sadık ve doğru değildir. Aynı şekilde Hz. Musa (a.s), Hz. Harun (a.s), Ben-i İsrail, Firavun, Hz. Meryem (s.a) ve Hz. Zekeriya (a.s) hakkında Allah’ın peygamberlerinin ve velilerinin makamlarının kutsiyetinin korunması ve nakilde emanetin göstergesi olan bu gibi tabirler kullanılmıştır. Ama Tevrat’ta asla bu boyuta riayet edilmemiştir. Hatta bunun aksine onların yüce makamları aşağıya çekilmiştir.

B- Şimdiki zamandan haber verme: Kur’an-ı Kerim, münafıkların, işbirlikçilerinin, müşriklerin ve Yahudilerin hile ve desiselerinin üstündeki perdeyi açmış ve onları rüsva etmiştir. Bu gibi gaybi haberleri dillendiren ayetler, Kur’an-ı Kerim’de çok fazladır.[3]

C- Gelecek hakkında haber verme: Yakın ve uzak gelecek zaman hakkında vaki olacak hadiseleri haber vermektir. Özellikle Kur’an-ı Kerim’in gaybi haberlerinin müşahede edilmesi için yakın gelecek zamanda vaki olacak olayları bildirmektir. Örneğin İslam’ın yayılması, galibiyetler, fetihler ve düşmanın yenilgisi ve yok oluşu hakkındaki haberler birer birer ve ardı sıra tahakkuk bulmuştur. Kur’an-ı Kerim’de, Rumların, Farslara birkaç yıl içinde galip geleceği haberi

فِي بِضْعِ سِنِينَ… وَهُم مِّن بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ‌

Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir… Birkaç yıl içinde.”‌[4] bu kabildendir. İran ve Bizans arasındaki bu savaş, 603 miladi yılından 622 miladi yılına kadar devam etti (Peygamber’in (s.a.a) Medine’ye hicret ettiği yıl). Savaşın başlarında Hüsrev Perviz (Farslar) üstündü. Mekke’de nazil olan Rum suresi savaşının akışının değişeceği haberini verdi. Birkaç yıl geçtikten sonra Bizanslılar üstün gelmeye başladı. Bu üstünlük eşrafın ve ordu komutanlarının eliyle öldürülen Hüsrev Perviz’in saltanatının sonuna kadar devam etti.[5] Bu durum, Müslümanların sevinmesine neden oldu. Zira onların kudretli komşuları zayıflamıştı. Her şeyden ilginç olanı, beşerin Kur’an-ı Kerim gibi bir şeyi getirmekten her zaman için aciz olması haberidir.

فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا وَلَن تَفْعَلُوا

Bunu yapamazsanız -ki hiçbir yapamayacaksınız-”‌[6] ayeti her zaman Kur’an-ı Kerim’in mucize olmasının delili sayılır.[7]

8- Geçici ilmi işaretler: Kur’an-ı Kerim’in tabirleri arasında bazı geçici işaretlerle karşılaşırız ki bu söz sahibinin, tabiatın gizli sırlarını bildiğini gösterir.

 قُلْ أَنزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ‌

 “De ki: “O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir.”‌[8]

Bazen Kur’an-ı Kerim’in tabirlerinde tabiatın bazı sırlarına işaret edilmektedir. Bu işaretler, Allah’ın sözlerinin arasında görülür. Lakin bu sözün asıl hedefi zati maksadı bu cihetin beyanı değildir. Nitekim hiçbir zaman bu gibi işaretlerin açıklanmasında acele edilmemiş ve tamamen beyan edilmemiştir. Zira Kur’an-ı Kerim’in asıl hedefi hidayet etmek için yol göstermek, talim, dini terbiye ve maneviyattır. Sadece ince ayrıntıları bile göz önünde bulunduran insanlar, bu geçici işaret ve sırları algılayabilirler. Bu nükte, âlimlere göre Kur’an-ı Kerim’in mucize olmasının delilidir.

Tabi bu konuda ilmi bulguların Kur’an-ı Kerim’e tahmil edilmemesi gerektiği meselesine dikkat edilmesi gerekir. Zira ilmi bulgular sabit değildir. Hâlbuki Kur’an’ı meseleler, sabit hakikatlerdir ve asla sabit olmayan bir şey, sabit olan bir hakikate tatbik edilmemelidir. Kesinlik kazanmış sabit ilmi konular Kur’an-ı Kerim’in ilmi bazı işaretlerinin derki için vesile olabilir. Tabi mutlak bir şekilde değil. “Şayet böyledir” kabilinden ibarelerin eklenmesi şartıyla. Zira zahiren sabit olan bu ilmi nazariyenin değişmesi durumunda Kur’an’ın kuvvet ve istihkâmına zarar gelmemesi için böyle bir şart getirilmelidir. Kesinlikle Kur’an-ı Kerim’in herhangi bir ayeti ilmi bir faraziye veya sabit olmuş bir nazariyeye muhalif olursa, Kur’an’ı hâkim ve o nazariyeyi veya ilmi faraziyeyi yanlış biliyoruz. Bize göre böyle bir görüşü kabul eden âlimler hataya duçar olmuşlardır.

Ayetullah Marifet

————-

[1]- Hud, 49.

[2]- Yusuf, 102.

[3]- El-Temhid, c. 6, s. 190-197.

[4]- Rum, 3-4.

[5]- Hasan Pirniya, Tarihi İran, s. 222-227.

[6]- Bakara, 24.

[7]- El-Temhid, c. 6, s. 197-210.

[8]- Furkan, 6.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Ozakajans.com