Kur'an
Ehlibeyt | Ehl-i Beyt | Ehli Beyt
Ehl-i Beyt

Ana Sayfa Sorulara Cevap 25 Mart 2023 805 Görüntüleme

Evine Saldırıldığında Hz. Ali’nin (a.s) Durumu

Soru: Hz. Ali’yi (a.s) biat almak için camiye götürmek istediklerinde, evine saldırıp, evini yaktıklarında ve onca tarihi facialar meydana getirdiklerinde, niçin Hz. Ali (a.s) bir tepki göstermedi?

Soru: Hz. Ali’yi (a.s) biat almak için camiye götürmek istediklerinde, evine saldırıp, evini yaktıklarında ve onca tarihi facialar meydana getirdiklerinde, niçin Hz. Ali (a.s) bir tepki göstermedi?

Cevap:

Masumların davranış ve tutumlarını tahlil etmek için iki açıdan değerlendirmek mümkündür.

İlk olarak şöyle değerlendirilebilir: İmamlar masumdurlar. Onların davranış, söz ve onaylamaları her türlü hata ve yanlışlıktan uzaktır. Özellikle toplumun hidayetini ilgilendiren konularda.

Bu gibi konularda bütün âlimler, imamların masumluğunda söz birliği içindedirler. Bu ilke gereğince imamların davranış ve tutumlarının doğruluğuna inanmamız ve onların davranışlarının hikmetini anlamaya çalışmamız gerekir.

İkinci olarak: Yine imamlarının tutumlarının doğurduğu etkileri nazara alarak onların ileri görüşlülüklerini anlamamız mümkündür.

Çünkü imamların davranış ve tutumları kısa vadeli hesaplar için değil, tarihsel etkileri ve hakkın batıla karşı zaferi doğrultusunda gerçekleşir. Bu tutum ve tavırlar o dönem için hakkın batıla zaferini sağlamamış ve yaşantılarında ağır sıkıntılara yol açsa da onlar bütün insanlık tarihine yol gösterecek şekilde davranmışlardır. Bu bakışla İmam Ali’nin (a.s) sabrederek susması, tarih boyunca onların mazlumiyetini açıkça ortaya koymuş ve düşmanların birçok art niyetli girişimlerini etkisiz bırakmıştır.

Bu konunun açıklık kazanması için şu örneğe dikkat edelim:

Ebu Süfyan fırsatçı bir tavır sergileyerek, Hz. Ali’ye (a.s) birleşip halifelerle savaşmak önerisinde bulundu ama İmam (a.s) tam bir bilinç ve ileri görüşlülük sergileyerek, bu teklifi reddetti ve onun İslam aleyhindeki düşüncelerine meydan vermedi.

Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma’nın (s.a) “bunca gücüne rağmen niçin bu gibi seciyesiz kişileri cezalandırmak için bir girişimde bulunmuyorsun” diye sorusuna şöyle cevap verdi: “Eğer babanın ismi olduğu gibi bakı kalmasını istiyorsan, sabretmelisin.”[1]

Diğer bir rivayette ise, şöyle buyurdular: “Allah’a yemin ederim ki eğer din yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş olmasaydı ve küfrün geri dönmesinden ve Müslümanların dağılmasından korkulmasaydı, bu şekilde sabretmezdim.”[2]

Bu iki tarihi örnek ve onlarca diğer örnekler, o dönemdeki şartların hassasiyeti Ehl-i Beyt’i ve özellikle Hz. Ali’yi (a.s) İslam’ın zahirini korumak için bile olsa, sabretmeğe ve gözünde diken ve boğazda kemik olduğu halde günlerini geçirmeğe zorluyordu.

Diğer önemli bir nokta şudur ki bu sabrın yanı sıra hak ve hakikatin tarih boyunca açıklanıp işlenen zulmün kimler tarafından yapıldığı bilinmeliydi.

Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) hüneri de işte bu acı ve zorluklara tahammül ederken, bu zulmün yüz karasının zalimlere kalacak şekilde davranmalarıydı. Onların sergiledikleri tavır sonucu, tarih boyunca her insaflı kişinin vicdanı, Ehl-i Beyt’in hak olduklarına şahitlik etmektedir.

Buna göre bir genel ilke olarak şöyle denebilir:

Hakkı açıklamak bir nevi mazlumiyeti sergilemekle olursa, bunun kalıcılığı da fazla olur ve mazlumiyet oranında o hakkın tarih boyunca yarattığı yankı da daha tesirli olur. Hakkaniyet ve mazlumiyetin en doruk noktada birlikteliğini Ehl-i Beyt’in ve özellikle Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Hüseyin’in (a.s)  hayatında görebiliriz. Bu yüzden Hz. Ali’nin (a.s) biat için zorla götürülmesi ve Hz. Fatıma’nın (s.a) çektiği ıstıraplar tarihi yönden açık bir zulüm örneğini oluşturmakla birlikte, ilahi yönden en güzel bir seçim ve karar sayılırdı.

Bazı irfan ehli şöyle demişlerdir:

Gerçekte onlar Hz. Ali’yi (a.s) biat için götüremediler; Hz. Ali’nin (a.s) kendisi gitti. Ancak bu gidiş tarzı, tarih boyunca gaspedenlerin yaptıkları zulüm, hiç kimse tarafından inkâr edilmeyecek şekilde idi.    

—————–

[1]- Biharu’l-Envar, c. 29, s. 625.

[2]- Biharu’l-Envar, c. 32 s. 61.

Kur'an Radyosu
Aşura Günü

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Ozakajans.com
Ana Sayfa WhatsApp Grup İletişim